Sayfalar

Akla Haber

Akla Haber


Bakan son sayıyı açıkladı

Posted: 17 May 2014 11:19 AM PDT

Enerji Bakanı Taner Yıldız, son işçilerinin cenazelerinin de çıkarılmasının ardından kurtarma çalışmalarıyla ilgili açıklamalarda bulundu.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, "Kurtarma faaliyetleri bittikten sonra bizler buradan çekilip gitmiyoruz. Psikososyal destek ile birlikte Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'na varıncaya kadar buradaki kardeşlerimizin yanında yer alacağız" dedi.

Yıldız, yaptığı basın açıklamasında Soma'da hiç temenni edilmeyen olay yaşandığını, herkesi hüzne boğduğunu, Türkiye'nin kalbinin Soma'da attığı bir kazanın yaşadığını belirtti.

Soma maden faciasında son bilanço 301 madenci hayatını kaybetti. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, madende cesed ve yaşayan bir işçinin kalmamasından sonra açıklamalarda bulundu.

İşte Bakan Yıldız'ın açıklşamalarından satırbaşları;

- Kurtardığımız işçilere Allah sağlık versin çocukları ve aileleri ile birlikte huzur içinde yaşasınlar Allah onlara bir daha kaza bela vermesin.

- 1300 personel burada görev yaptı.

- Kimse emeğini niyetini burada esirgemedi, kordinasyon burada devam edece, bizler buradan çekip gitmiyoruz. Sağlık ve aile bakanlığızla burada olmaya devam edeceğiz.

- İçeride ummadığımız şekilde yangınlar çıktı.

- Kazanız sebepleri ile ilgili adli be idari soruşturmasları başlattık, ilk gözetimler yapıldı, yarım kalan çalışmalar için ikinci bir gözlem daha yapılacak.

- Madencilik sektörümüzün buradan çıkaracağı çok ama çok ders var.

- Ucu nereye dayanırsa dayansın bütün araştırmalar yapılacak,

- Psiko sosyal destek çalışmalarımı, sosyal sigorta çalışmalarımız devam edecek.

- Adli ve idari soruşturmanın sonuçlarını hep beraber izleyeceğiz. Siyasi partilerimizin başkanlarına ve sanat spor dünyasından gelen heyetlere teşekkür
ediyorum.

- Helal rızık için çalışan vefat eden arkadaşlara Allah'tan rahmet diliyor kederli ailelerine sabır diliyorum. Çocuklarına başarılar diliyorum.

- Bu acıların bir daha yaşanmaması için önlemlerin alınması adına elimizden geleni yapacağız.

- Araştırma önergesi verildi biz bunu destekliyoruz, Bakanlar Kurulu'da ilk bilgilendirmeyi yapmış olacağız.

- Bütün vatandaşlarımızın kalbi buradaydı bir eksik olmak kaydıyla 77 milyonun yüreği buradaydı.

- Yaptıklarımızı anlatmakta güçlük çektiğimiz bu ortamda lütfen yapdığımız konularda bizi savunmaya mecbur bırakmayın. Neyin üzerinden politika
yapmak istiyorsanız burada yapmayın can pazarı var, millet onları affetmeyeceğiz, 110 bedenin üstüne beton dökülmesini hangi vicdan kabul edebilir. Bu maden ocağını kötü emellerine alet etmesinle, bizim kazandığımız paradan daha helal paraya kazanan arkadaşları kurtarmakla meşgulüz.

- 4 gündür sosyal medyada 100 150 civarı suriyelinin burada çalıştığı ve üzerine beton döküldüğü söylniyor. Bu nasıl bir vicdansır. İnsan biraz düşünür. İnsanlıkdışı bir yalandır.

- Bundan sonraki adam hukuk zemininde devam edecektir, herşey savcıların gözlemi altın yapılacak.

- AFAD'ın sitesini girin bütün isimleri göreceksiniz, ölüm oranının gizlendiği iddialarını ispatlasınlar. Bir şeyin saklanması mümkün olabilir mi?

- İçeride kurtulmayı bekleyen bir işçi kardeşimiz yoktur. Muhtemel kazalara karşı tedbirler alınıyor, üretimin dururulacağını tahmin ediyorum.

- Ailelrin bütün yardımları anında şimdilik karşılanıyor. Daha genel yardım faaliyetlerini önümüzdeki günlerle kamuoyu ile paylaşacağız.

- Kayıp olduğu iddia edilen işçi evinde olduğunu tespit ettik.

- Kazadan etkilenmeyen işçilerin de mağdur olmayacaklarını rahatlıkla söyleyebilirim.

- Kazanın nedeni konusunda temkinli olunması lazım, bizler çalışmaları dikkatli bir şekilde takip edip müfetttiş ve savcıların kararını bekleyeceğiz.

- Şimdiye kadar mevzuata uymayan 114 tane maden ve kömür ocakları kapatıldı. 2 ay önce olan kazada ocağın kapalı olduğu görünüyor ancak kaçak çalışıyor.

- Şirketin açıklamaları soruşturmada dikkat alınacaktır.

- 301 işçimin kimlik ve DNA tespitleri yapıldı. Son 2 akişinin DNA tespitini bekliyoruz. kimliği tespit edilmeyen herhangi bir işçi kalmadı.

- Bir evin yanması gibi bir durum değil, siz yangını söndürelim içeride insanlar kalsın derseniz bu bir alternatif ama biz bunu seçmedik, Önce insanları çıkardı.

- Ocak köşe bucak arandı herhangi bir cesede ve varlığa rastanmadı du birikintilere dahi bakıldı. Ailelrin talebi olmaması halinde bile bu detaylı rama yapıldı.

- İncelemerin biteceği tarihi savcı ve mifettişlerin çalışmalrı belirleyece. Biz bu konuda karar veremeyiz.

- Bir Enerji bakanı için en pratik yol telefonu açıp ithal kömür getirtmek ama biz yerli kömürü kullanmak ve istihdamı arttırmamız lazım. Ama bunu ne pahasına olursa olsun yapalım diyemeyiz tedbirler alınarak yapılmalı.

- Rakam belirsizliğini ben kabul edemem, sosyal medyada yayılan bilgilere karşılık bizim söyleyecek bir sözümüz yok. Tek tek teyit alarak rakam verdik.

- 301 kardeşimizi burada kaybettik Allah rahmet eylesin kederli ailelerine sabır diliyorum İnşallah böyle kazları bir daha yaşamayız.

Kaynak: A Haber

Yılmaz Özdil'e tepki yağıyor

Posted: 17 May 2014 11:19 AM PDT

AK Parti'li Kapusuz, Özdil'in Soma'daki faciayla ilgili sözlerine ilişkin "İşçilerin siyasi tercihlerinden dolayı ölmeyi hak ettikleri düşüncesi, faşist kafanın ürünüdür" dedi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Salih Kapusuz, gazeteci-yazar Yılmaz Özdil'in bir televizyon programında Soma'daki maden faciasıyla ilgili yaptığı değerlendirmeye ilişkin, "İşçilerin, siyasi tercihlerinden dolayı ölmeyi hak ettiklerini düşünen bu zihniyet, faşist kafanın ürünüdür" ifadesini kullandı.

Kapusuz, yazılı açıklamasında, Özdil'in Soma'daki işçiler için "AK Parti'ye destek verdikleri için müstahaklar" ifadesini kullandığını belirtti.

"İnsaf, vicdan, merhamet, ahlak, insan sevgisi ve akıldan zerre nasibini almış bir kişi bu ifadeleri kullanmaz" değerlendirmesinde bulunan Kapusuz, şöyle devam etti:

"Vefat eden işçilerimize 'müstahaklar' diyecek kadar gözlerini kin ve nefret bürümüş bunların. Böyle yaslı bir günde çoğu muhalefet partisi milletvekili bile siyasi söylemlerden kaçınırken, bu Hürriyet yazarı bırakın siyasi söylemi, siyasi nefret söyleminde bulunmuş. Bilinçaltlarında, önce AK Parti'ye, sonra da ona oy veren millete karşı öyle bir kin besliyorlar ki 299 madencinin öldüğü bir kazada bile bu kini kusuyorlar.

İşçilerin, siyasi tercihlerinden dolayı ölmeyi hak ettiklerini düşünen bu zihniyet, faşist kafanın ürünüdür. Bunlar kendilerinden farklı düşünenlere tahammül göstermez. Bu kafa 1940'ların nasyonal sosyalist kafasıdır. Kendilerini memleketin asıl sahibi ve 1. sınıf vatandaş, diğerlerini parya olarak gören zihniyettir. Bu zihniyet bitti sanıyorduk ama 21. yüzyılda seçkinci azınlık bir zümre tarafından tekrar hortladı. Sözün özü, Yılmaz Özdil gibiler Hürriyet'e ne kadar da müstahak."

"Maden şirketinin ihmali varsa gözünün yaşına bakılmayacak"

İşçilerin ve ailelerin acısını, feryadını yüreğinde hissettiğini vurgulayan Kapusuz, bu kazada kimin sorumluluğu ve ihmali varsa en ağır şekilde cezalandırılması, bundan sonra böyle büyük acıların yaşanmaması için bu yaptırımların kesinlikle uygulanması gerektiğini bildirdi.

Kazayla ilgili adli ve idari soruşturmaların başlatıldığını belirten Kapusuz, tahkikatlar bittikten sonra bu acı hadisenin tüm detaylarının ortaya çıkacağını kaydetti. Kapusuz, "Maden şirketinin ihmali varsa gözünün yaşına bakılmayacaktır" ifadesini kullandı.

Mecliste konunun araştırılması için önerge verdiklerini anımsatan Kapusuz, kazanın her açıdan inceleneceğini, bu incelemenin şeffaf olacağını, halkın kafasında hiçbir soru işareti kalmayacağına inandığını belirtti.

"Bu işin sorumlularının kim olduğunun önemi yok. İster şirket yetkilileri, ister kamu görevlileri, ucu kime giderse gitsin hukuk önünde hesap verirler" değerlendirmesinde bulunan Kapusuz, mevzuatta eksiklik varsa bunun da giderileceğini, gerekirse yasal değişikliklerin yapılacağını ve işçi güvenliğiyle ilgili standartların, maliyeti ne olursa olsun, en üst seviyeye çıkarılacağını ifade etti.

Vefat eden işçilerin ailelerinin devlete ve millete emanet olduğunu ifade eden Kapusuz, ailelere gereken tüm yardım ve imkanların sağlanacağını kaydetti. Kapusuz, ailelerin acısını hiç bir şeyin dindirmeyeceğini ancak devletin şefkatli elinin onlara uzanacağını kaydetti.

"Kandan ve ölümden beslenen zihniyet, her acı hadiseden nemalanmaya çalışıyor"

Kapusuz, olaya ilişkin protestoları da şöyle değerlendirdi:

"Acılı ailelerin tepkilerine her zaman saygımız var ama bu ölümleri siyasi araç olarak kullanan provokatörlere de fırsat vermemeliyiz. Bu provokatörler bu tip olaylara üzülmüyor, seviniyor. Zira bunlar bu hadiseleri kaos için bahane olarak görüyor. Kandan ve ölümden beslenen bu zihniyet, her acı hadiseden nemalanmaya çalışıyor. Böyle büyük bir acıyı sokak olayları için bahane olarak kullanmak fevkalade yanlış ve kabul edilemez bir durumdur.

Bunların medyadaki uzantıları da bu süreçte boş durmadı. '15 yaşında çocukları kaçak çalıştırmışlar' ve 'Madende binlerce kişi öldü, gizliyorlar' gibi yalan haberleri yayarak halkı galeyana getirmeye çalıştılar. Oysa Enerji Bakanı, olayın ilk saatlerinden itibaren sürekli halkı doğru bilgilendirdi. Fakat buna rağmen asılsız haberleri yayan medya kuruluşları oldu. Gerçekten yazık. Endişe içinde bekleyen aileleri düşünmeden sorumsuz yayın yapanların tek bir amaçları vardı, siyasi düşmanlıkla olayı istismar edip hükümeti köşeye sıkıştırmak."

"CHP'nin 'Bu acı üzerinden siyaset yapmayacağız' söylemi sözde kaldı

CHP'nin bu süreçte çelişkili tutum takındığını ifade eden Kapusuz, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Bu süreçte siyaset yapmayacağız" dediğini ancak parti sözcüleri Gürsel Tekin'in "Hükümet istifa" diye söze başladığını belirtti. Kapusuz, CHP'nin "Bu acı üzerinden siyaset yapmayacağız" söyleminin sadece sözde kaldığını, uygulamaya yansımadığını kaydetti.

Sendikacılığı "1 Mayıs'ta molotof atmak ve dükkanları yağmalamak" olarak gören sol sendikaların ise bugüne kadar yaptıkları işi yine sürdürdüklerini belirten Kapusuz, "Bu sol sendikaların işçi haklarıyla uzaktan yakından alakası olmadığı bu olaylardaki tutumlarıyla bir kez daha ortaya çıktı" görüşünü bildirdi.

Kapusuz, 299 işçinin yaşamını yitirdiği ortak acıda bile ayrışma ve düşmanlık tohumları ekmeye çalışanlar bulunduğunu ancak ülke genelinde milletin, Soma'daki kardeşlerinin acısını paylaştığını kaydetti.

Anadolu Yayın Platformu Başkanı Burhan

Anadolu Yayın Platformu Başkanı Burhanı Sinan Burhan da yaptığı yazılı açıklamada, Özdil'in, Soma'da hayatını kaybedenlerin AK Parti mitingine katılan gençler olduğunu savunarak, "Bu olan biten müstahaktır" yorumunda bulunduğunu belirtti.

Özdil'in açıklamasının kan dondurduğunu bildiren Burhan, "Özdil, böyle acı bir olayı siyasete malzeme yapmakla kalmamış, içindeki kin ve nefreti de gözler önüne sermiştir" ifadesini kullandı.

"A partisinden ya da B partisinden diye ayrım yapılarak, insanların ölümü hak ettiğini iddia etmek ancak vicdan ve merhamet taşımayan insanlara yakışır" değerlendirmesinde bulunan Burhan, şunları kaydetti:

"Anadolu Yayın Platformu olarak 142 yerel medya mensubu üyemizle insanlıktan uzak bu yorumu kınıyoruz çünkü orada hayatını kaybeden hiçbir madenci kardeşimize bu olan biten müstahak değildir. Tüm Türkiye yasta ve insanlar kan ağlarken acımasızca yapılan bu yorum karşısında şaşkın olduğumuz kadar, Yılmaz Özdil ve onun gibilerin her kaybedilen can için mutlu olup olmadığını merak ediyoruz. Ne de olsa giden can kadar AK Parti'den oy gitti."
Kaynak: A Haber

Her türlü gösteri ve yürüyüş yasak

Posted: 17 May 2014 11:19 AM PDT

Manisa Valiliği bugün Soma'da yapılması beklenen tüm gösteri, protesto ve yürüyüşleri yasakladı.
Manisa Valiliği'nden yapılan açıklamada, "İçinde bulunduğumuz bu acılı ve hassas dönemde bu tür yasa dışı provokatif eylemlere bundan sonra da müsaade edilmeyeceği kamuoyuna saygıyla duyurulur" denildi.

İl dışından gelen otobüs ve araçlar Soma ilçe girişinde durdurularak içindekilere kimlik kontrolü yapıldı,

Dışarıdan gelenler ise, ilçe merkezine alınmadı.
Kaynak: A Haber

İTÜ'de Soma işgali

Posted: 17 May 2014 11:19 AM PDT

Soma'daki maden faciasını protesto etmek isteyen bir grup İstanbul Teknik Üniversitesi öğrencisi, Maden Fakültesi binasını işgal etti.
İTÜ öğrencisi bir grup, Soma'daki maden faciasını protesto etmek amacıyla akşam saatlerinde üniversitenin Ayazağa Kampüsü'ndeki Maden Fakültesi'ne geldi.

Fakülte binasına giren yaklaşık 100 öğrenci, kapının önüne sandalye ve koltuklarla barikat kurarak, giriş-çıkışı engelledi.

Dışarıda kalan bir grup öğrenci ise sloganlarla protestoya destek verdi.

Öğrenciler, ''Soma işçisi onurumuzdur'', ''Kaza değil bu bir katliam'', ''Rant için değil halk için mühendislik'' şeklinde sloganlar attı.

Durumun bildirilmesi üzerine polis ekipleri fakülte önüne geldi.

Öğrenciler, üniversite yöneticileriyle görüştükten sonra yaklaşık iki saat sürdürdükleri eylemi sona erdirdi.
Kaynak: A Haber

Başbakan Annesini ve Babasını Ziyaret Etti

Posted: 17 May 2014 11:19 AM PDT

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Annesi Tenzile Erdoğan ve Babası Ahmet Erdoğan'ı ziyaret etti!

Başbakan Üsküdar Kısıklı'daki konağından ayrılıp Annesini ve Babasını ziyaret etti. Daha sonra Beşiktaştaki Başkanlık Ofisine geçti

BBC'nin Soma Tezgâhı!

Posted: 17 May 2014 11:19 AM PDT

BBC'nin Türkiye'ye karıştırmaya yönelik çabaları durmak bilmiyor. Gezi olaylarından sonra BBC şimdi de Soma'da provokasyon peşinde.. İngiliz kanalının madenci yakını diye röportaj yaptığı kadınlar bakın kim çıktı?
Gezi'deki "müftü karısı tezgahı" bu kez BBC Türkçe muhabirleri eliyle Soma'da planlandı.

Gezi kalkışmasında "müftü karısıyım" diyerek başına bir örtü geçirip provokasyon yapan CHP'li Gül Taşlı Cenal vakasının aynısı Soma'da yaşandı.

BBC Türkçe muhabiri Rengin Arslan'ın görüntülediği iki kadın ölen madenci eşleri diye sunuldu.
"Soma'daki mezarlıkta dua etmeye geldiler" diye lanse edildi.

İki kadının AK Parti'nin 'işten çıkarma tehdidiyle' oy topladığı iddiaları paralel örgüt medyasında ve oda TV'de manşetlere çekildi.

O iki kadın tüm ülkenin yas tuttuğu Soma'daki maden faciasından nemalanmaya çalıştı.

Ancak bugün o kadının nasıl bir provokatör olduğu kanıtlarıyla ortaya çıkarıldı. Karşımızda ikinci "müftünün karısı" vakası vardı.

Videodaki genç kadınların, 1 mayıs eylemlerinde çekilen fotoğrafları sosyal medyaya düştü. Aynı kadınlar, Gezi olaylarının hemen ardından türeyen duran adam eylemlerinde görüntülenmişti.

O provokatör kadınlardan biri, duran adam eylemini başlatan kişi ile fotoğraf bile çektirmişti.

Hükümete her koşulda saldırmayı kendilerine görev getirmiş provokatörler, tüm ülkenin acısını, yasını hiçe sayarak ocaklarına ateş düşen ailelerden faydalanmaya çalıştı. Türkiye'yi, karalamayı kendine görev bilen BBC'nin Türkçe servisi de bunu fırsat bilip haberleştirdi.
Kaynak: A Haber

Bakan'dan Hürriyet yazarına sert tepki

Posted: 17 May 2014 11:19 AM PDT

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Yıldız, Hürriyet gazetesi yazarı Yılmaz Özdil'in Halk TV'de yaptığı bir konuşmasında, Soma'da yaşananlarla ilgili 'müstahaktır' ifadesini kullanmasını sert bir şekilde eleştirdi.
Özdil, madende hayatını kaybeden işçilerin AK Parti mitinglerine katıldıklarını belirttikten sonra "Ben burada Başbakan'a katılıyorum. Bu olan biten normaldir hatta müstahaktır bile denilebilir. Türkiye Tayyip Erdoğan'la layığını bulmuştur." demişti.

Gazeteci-yazar Yılmaz Özdil'in katıldığı bir televizyon programında Soma'daki maden faciasıyla ilgili değerlendirmesine atıfta bulunan Bakan Yıldız, "Ama şu kısmına dayanamayacağım arkadaşlar. Bir adam kalkıyor diyor ki, 'bunlar müstahaktı'. Burada hayatını kaybeden işçilerimize yalnızca AK Parti mitingine gitmiş olmaktan dolayı, yalnızca başbakanımıza 'parti lideri' demiş olmaktan dolayı 'evet bunlar müstahaktır' diyor.. Buna tahammül etmemiz söz konusu olmaz. 77 milyonumuzun yaralı olduğunu söylemiştim, o rakamdan 1 tanesini çıkarın arkadaşlar. Demek ki bu kişi bu adam yaralı değilmiş. Bizim burada yoğunlaştığımız bir iş vardı, Bugün 2 işçimizin de yerini tespit ettikten sora, bunu söylemek zorundayım. Şimdi çalışma arkadaşlarına sesleniyorum, benim ona söyleyecek hiçbir cümlem yok. Böyle bir insanla nasıl yan yana çalışılabilir ve bunu söyleyebilecek bir adamla nasıl herhangi bir fikir değerlendirilebilir. Biz basının özgür olmasını isteyen bir yapıdayız ama bu özgür olmak isteyen basına da bir istismar aracı olarak konulmuştur."

"Müstahaktır" demenin böyle bir ölümü eğer varsa kendi zihninde, kendi kalbinde makul hale getirmek olduğunu savunan Yıldız, şöyle konuştu:

"Bu acının içinde böyle bir cümle 77 milyon eksi 1 tarafından kabullenemez. Biz bütün acımızla beraber büyük bir ciddiyet içinde, yeni bir kaza olmasın, yeni bir sıkıntı olmasın düşüncesiyle çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Ama böyle bir insafsızlığa, insansızlığa böyle bir kutsalsızlığa tahammül edemeyiz. 'Müstahaktır' kelimesinin bedeli ödenmek durumundadır. Ben bunu kendi adıma değil, hükümetimizin adına da değil, işçi kardeşlerimin adına söylüyorum."

Kaynak: A Haber

Faruk Çelik: Taşeronluk sömürüye dönüştü

Posted: 17 May 2014 11:19 AM PDT

"Taşeronluğun sömürüye dönüştüğünü söyleyen bir bakanım ben. Bugün söylemiyorum ki bunu, iki yıldır söylüyorum."
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Soma'daki maden faciasıyla ilgili "Bu müessif olayın meydana geldiği ocakta müfettişlerimiz çalışmalara başlamış bulunmaktadırlar fakat incelemelerle ilgili henüz ortaya çıkmış bir rapor olmadığını söylemek istiyorum" dedi.

Çelik, Manisa SGK İl Müdürlüğü'nde düzenlediği basın toplantısında, hayatını kaybedenlerin madenden çıkartılması, otopsi işlemleri, kimlik tespitleri, defin işlemleri devam ederken Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı olarak da salı gününden itibaren Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanı'nın başkanlığında Manisa il merkezinde kriz masası oluşturduklarını hatırlattı.

"Bu kriz masası bugüne kadar 282 şehidimizin dosyasını, kimlik tespitini gerçekleştirdi" diyen Çelik, bu konudaki kontrolleri tamamladıklarını bildirdi. SGK'nın bu konuda yapacakları olduğunu kaydeden Çelik, ancak bütün bu çalışmaların hayatlarını kaybedenleri geri getirmeyeceğini, onların yakınlarının, eş ve çocuklarının, milletin acılarını dindirmeyeceğini belirtti.

Bakan Çelik, geride kalanların şehitlerin yakınları, şehitlerin emaneti olduğunu vurgulayarak, yapılması gerekenleri de bu anlayış çerçevesinde bir an önce yerine getirme gayreti içinde olduklarını ifade etti.

İş kazası neticesi hayatını kaybedenlerle ilgili Sosyal Güvenlik Kurumu bünyesinde 3 işlem yapılacağın aktaran Çelik, şunları kaydetti:

"Bunlardan birincisi, hiçbir şarta bağlı kalmaksızın ölüm gelirinin bağlanması. Bugüne kadar 169 dosyanın ölüm geliri bağlamaya hazır hale getirdiğini belirtmek istiyorum. Bunlardan 34 dosyası ise hak sahipleri olan 83 kişiye ölüm geliri bağlanması şeklinde sonuçlanmıştır. Diğer hak sahiplerine de ölüm gelirinin bağlanmasıyla ilgili çalışmalarımız sürüyor. Şehitlerimizle ilgili ve şehitlerimizin hak sahipleriyle, yakınlarıyla ilgili ikinci yapılması gereken ölüm aylığının bağlanması konusudur ki, bu çeşitli şartlara bağlı. İşte 5 yıl sigortalılık süresi, 900 gün prim ödeme şartı gibi ölüm aylığının bağlanmasıyla ilgili şartlar var mevzuatımızda. Bunlarla ilgili geçtiğimiz yıllarda Van Depremi'nde meydana gelen yine acı olaylar neticesinde bazı düzenlemeler yapmıştık. Arkadaşlarımız ölüm aylığının bağlanmasıyla ilgili şu anda teknik düzeyde çalışmalarını tamamlıyorlar, bu konuda nasıl bir mevzuat değişikliği yapmamız gerektiğini de Ankara'ya döner dönmez değerlendirip, ölüm gelirinin yanında ölüm aylığının da bağlanmasıyla ilgili gerekli çalışmaları yasal boyutuyla da gerçekleştireceğimizi burada ifade etmek istiyorum. Üçüncü olarak şehitlerimizin hak sahipleriyle ilgili, bir defaya mahsus olmak üzere 415 lira cenaze yardımı ödemesi yapılacaktır."

Bakan Çelik, bütün bu hizmetleri SGK Manisa İl Müdürlüğü bünyesinde gerçekleştirdiklerini, diğer illerde olmalarına rağmen hayatını kaybedenlerin, oradaki il müdürlükleriyle irtibatlı bir şekilde, yakınlarının, bizzat hak sahiplerinin evlerine gidilerek yapılan bütün işlemlerin evlerinde kendilerine teslim edileceğini belirtti.

"Bu müessif olayın meydana geldiği ocakta müfettişlerimiz çalışmalara başlamış bulunmaktadırlar fakat incelemelerle ilgili henüz ortaya çıkmış bir rapor olmadığını söylemek istiyorum" diyen Çelik, teknik ekibin bu konuyu ayrıntılarıyla ele alıp kamuoyuyla paylaşacağını belirtti.

Suriyeli işçilerin çalıştırıldığı iddiası

Bakan Çelik, "Suriyeli işçilerin madenlerde çalıştırıldığı" yönündeki iddiaların sorulmesi üzerine de "Çok sağlıklı bir şekilde, tüm kurumların iştirakiyle bir çalışma sürdürülüyor. Şeffaf bir şekilde kamuoyu bilgilendiriliyor. Şu anda ifade edilen ocakta kaç kişi kaldı ise durum ondan ibaret. Çünkü bunun dışındaki bütün haberler, yalnız Suriye örneğinde olduğu gibi değil, bütün örnekler, birçok örnek var bu şekilde, spekülatif haberler, kamuoyunu yanlış bilgilendirme. Bu yanlış bilgilendirmenin neticesinde de istenmeyen bazı tepkilerin oluşmasına sebebiyet veriyor. Bunlar doğru bilgiler değil. Kriz masasından yapılan açıklamalara itibar edilmesinin doğru olduğunu bir kez daha burada vurgulamak istiyorum. Kim, neyi, nerede görmüş, var mı bilgi, belge? Bunu söylerken, yazarken el insaf diyorum. Böyle bir acının üzerine, bu acılı toplumu, milleti, maden camiasını acılarını daha da farklı boyutlara çekecek bir yaklaşımı bir spekülatif haberi yaymak, ortaya çıkarmak herhalde medyanın veya başka kesimin görevi olması gerekiyor" yanıtını verdi.

Bir soru üzerine de iş sağlığı güvenliğiyle ilgili yasayı 2012 yılında, bin bir türlü zahmetle çıkardıklarını kaydeden Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türkiye ilk kez 2012 yılının ortalarında müstakil bir iş sağlığı güvenliği yasasına kavuştu. Bu iki yıldır Türkiye'nin dört bir tarafında iş sağlığı güvenliği ile ilgili farkındalığı oluşturmak için büyük mücadeleler veriyoruz. Keşke bu iki yıl verilen mücadelede bütün kesimler, siyasilerden medyaya kadar, iş sağlığı güvenliği konusuna duyarlılığı en az bugüne yakın kadar gösterebilseler. Yani bu duyarlılığı bir kesimin, bir kişinin göstermesi yetmiyor. Öyle bir yasa geliyor, bu yasanın artılarını, eksilerini, faydalarını, zararlarını keşke yaygın bir şekilde tartışabilseydik köşe yazılarımızla, manşetlerimizle. İncelettirdim yasa Meclis'e geldiği ay, bir ay boyunca 7 kez haber olmuş. Bugün ne acı ki 400'ü aşkın şekilde, gazetelerde sürmanşet ve 4 gün içerisinde 400'ün üzerinde haber oluyor. Bu farkındalığın normal zamanlarda olması çok anlamlı iş kazaları açısından. Bakanlık olarak bu konuda doğrusu iki yıl boyunca ulaşmadık işyeri, kapı... Farkındalık oluşsun diye. Bu konudaki farkındalığı oluşturmak süreç isteyen bir şey. Bunun teknik düzeyini oluşturmak, insan arzu ediyor ki acı tecrübelerle gerçekleşmesin. Bunlar bu farkındalıkla kazanılsın talebimiz var ama malesef bu acılı tablolar döneminde çok daha konu yaygın şekilde geliyor, gelmesi doğal. Ama normal zamanlarda bunların daha detaylı konuşulması geleceğimiz açısında daha sağlıklı ve aydınlatıcı olur düşüncesindeyim."

"Biz mevzuatımızı sürekli yeniliyoruz"

Çelik, Çalışma Bakanlığı'nın tarafları olan bir bakanlık olduğunu vurgulayarak, şunları söyled:

"Mesela gündemimizde tam iki yıldır herşeyiyle çalıştığımız Taşeron Yasası var. Taşeronluğun sömürüye dönüştüğünü söyleyen bir bakanım ben. Bugün söylemiyorum ki bunu, iki yıldır söylüyorum. Ama bunun hayata geçmesi için bunun tarafları var, taşeron çalışanları var, taşeron firmaları var, alt işverenler var, asıl işverenler var, odalar, sendikalar, işveren sendikaları var. Şimdi bunu bir an önce getirip çıkartmak gerekiyor. Buradaki yanlışlıkları, eksiklikleri, fazla çalışma, çalışma koşullarının sağlıksızlığı yeni sorunlar açıyor. Bunların olmaması için mutlak suratte bu ve benzer çalışmalar bir an önce bitirilmeli. Bugün bir savunma günü değil, bir savunma için bunları söylemiyorum. Bu işlerde yoğrulmuş bir insan olarak, çok mesai harcamış siyasetçi olarak söylüyorum, keşke bunların hiçbirisi olmasaydı da buradaki konuşmalar da olmasaydı. Ama öyle bir tablo ki bu tablo karşısında doğrusu söylenecek fazla bir şey yok."

Yaşam odaları

Gazetecilerin "yaşam odası" konusundaki sorusunu da yanıtlayan Bakan Çelik, "Bizim İş Sağlığı güvenliği yasamız AB mevzuatıyla, o çerçevede düzenlenmiş bir yasa. Son derece önemli bir yasa. Gerek bütün çalışanların eğitimden geçirilmesi, gerek acil durum planlanması, acil durum meydana gelirse ne yapılacak, o planlama yalnız bir plan boyutuyla değili bir de bunun uygulama zorunluluğu var. Onun için şimdi savcı bey bu çalışmayı yaparken bu acil durum planlaması nasıl, bunun uygulamasıyla ilgili neler yapılmış? Bakılacak yasanın amir yönleri bunlar. Bir olay meydana geldiği zaman nasıl müdahale edilecek, onun programlanmasının olması gerekiyor. Bunun yanında iş yeri hekimleri var işin başında, iş sağlığı, iş güvenliği uzmanları var. 24 saat orada eksiklikleri tespit edecek, yanlışları tespit edecek" diye konuştu.

"İki yılda 16 kez teftiş"

Çelik, periyodik denetimler olduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti:

"Bunlar hiç aksatılmamış madenlerde. Çok periyodik şekilde denetimler yapılmış. Bakınız 8 kez bu ocakta inceleme yapılmış şikayet üzerine, eksikler giderilmiş. Bir de programlı teftişler yapılmış 8 kez daha. İki yıl içerisinde 16 kez teftiş geçirmiş burası. Diğer maden ocaklarının tümünde de teftiş konusunda, eksiklerin giderilmesi ve eğer eksiklerin konumu çok farklıysa ki onların koşulları var, oralarda ocaklar kapatılmış. Kimsenin gözünün yaşına bakılmamış. Onlar da elimizde rakamlarıyla var. Hangi koşullarda kapatılır, onlar da kuralları belli. Bu mevzuatın o standartta olması demek mevzuatta eksiklik yok anlamına gelmez ki. Bu dinamik bir alan. Sürekli kendisini yenilemesi gerekiyor. İki yıl önce çıkardığınız yasaya ilave etmeniz gereken hususlar olabilir. Önümüzdeki 5 yıl içerinde yeni ilaveler de gündeme gelebilir, güzel örnekler uygulanabilir. Netice itibarıyla her şey mevzuat değil. Orada çalışan insan, 400, 500 metre altında çalışan insan. Orada bir çok sorumlu var. Maden mühendisinden, iş güvenliği uzmanından, işin sahibinden, sendika temsilicisine kadar insanlar var. Orada bir şeyte ihtiyaç varsa, ilave bir güvenliğe ihtiyaç varsa bunları değerlendirmeleri, gerçekleştirmeleri onların görevi. Şu cümle mevzuatta yok diye insanı ölüme gönderelim diye bir şey olabilir mi? Amaç yaşamı korumaktır. Mevzuat en iyi olmaya çalışmış, ama eksik varsa, yaşam odasıysa yapacaksınız, başka bir şeyse, havalandırmayla ilgili ilave birşey yapacaksanız, sizin için ocağın fiziki şartlarına göre bir şey tavsiye edilmişse onları yapmak da insanidir, yapılması gerekiyor. Biz mevzuatımızı sürekli yeniliyoruz. Olması gereken ne varsa biz bunları ilave etmeye tabiki hazırız. Tekrar ediyorum bu işin oradaki fiili durumu çerçevesinde hiç mevzuatta olmayan, şu anda da hiçbirimizn aklında olmayan şey ihtiyaç ise o da sorumluluk çerçevesinde hareket edilerek yapılmalı. "

"Suçlu kim bunların üzerine zerre kadar kimsenin tereddütü olmasın gidilecek"

Çelik, maden faciasında hayatını kaybedenlerden 282 kişinin dosyasında kimlik doğrulamasının yapıldığı, 169'una ölüm geliri bağlanması için çalışmaların tamamlandığı, bu kişilerden 34'üne ise ölüm gelirinin bağlandığı bilgisini verdi.

Ölüm geliri bağlanan işçi yakınlarından örnek veren Çelik, bir şehidin eşine bin 175 lira, bir başkasına bin 702 lira, birinin eşine 776, iki çocuğuna da 338'er lira ölüm geliri bağlandığını belirtti.

Bu gelirin sürekli olduğunu, miktarın ise maden faciasında hayatını kaybeden işçinin son aylıkları çerçevesinde bin 100-bin 200 lira ile bin 700 lira arasında değiştiğini ifade eden Çelik, yine sürekli ödenecek olan ölüm aylığı bağlanmasıyla ilgili çalışmaların da devam ettiğini kaydetti.

Bir gazetecinin "maden firmasınca hayatını kaybeden işçi yakınlarına tazminat istememeleri için kağıt imzalattırıldığı" yönündeki iddiaların kendilerine ulaşıp ulaşmadığı yönündeki soruya Bakan Çelik, kendisine bu yönde bir duyum gelmediğini ifade etti.

Dün maden ocağında işçilerle görüştüğünü, birebir görüşmelerinin de olduğunu ancak genel bir görüşmeyi adli ve idari soruşturma döneminde yapmayı doğru bulmadığını dile getiren Çelik, tehlikeli iş yerlerinde çalışanların bir beden gibi hareket etmesi, herkesin gördüğü eksikliği mutlaka bildirmesi gerektiğini, devletin, kurumların bir telefon kadar yakın olduğunu, isim vermeden konuların gerekli yerlere bildirilebileceğini kaydetti.

Çelik, "SGK uzmanlarımız ve müdürlerimiz bizzat aileleri evlerinde ziyaret edecekler. Onların kendilerine söylediklerine, gösterdikleri yola itibar etsinler. Devletimiz onların, ailenin tümünün yanında. Başka bir türlü yönlendirmeye girmesinler. Kanuni hakları neyse gerek sosyal güvenlik boyutuyla gerek çalışma hayatı, tazminatlar boyutuyla tabi ki zaten alacaklar. Bu arada farklı anlayışlarla onlara yaklaşanlara itibar etmesinler" dedi.

Bir basın mensubunun "soruşturmayı yapacak savcının AK Partili" olduğuna yönelik iddialara da yanıt veren Çelik, "Bu savcılarımızı bu şekilde şey altına almak doğru değil. Bir değil birçok savcı görevlendirildi. Çok sayıda şu anda adli açıdan soruşturma devam ediyor. Asıl olan teknik heyetlerimizin bu olayın neden kaynaklandığını ortaya çıkarmaları son derece önemli. Bu raporu beklememiz gerekiyor. Ondan sonra olayın iç yüzüyle ilgili daha net şeyler konuşmak mümkün. Çünkü teknik heyetlerimizin ifade ettiği, yapılan tüm teftişler, tüm çalışmalarda bu 'ezber bozan tablo' diyorlar. Meydana gelen olayla ilgili farklı farklı şeyler söyleniyor da ortada netleşmiş bir şey olmadığı için bu tablo nedir bunu teknik olarak mutlaka gün yüzüne çıkarmamız gerekiyor. Ondan sonra suçlu kim, yanlışlık nerede bunların üzerine zerre kadar kimsenin tereddütü olmasın gidilecek" diye konuştu.

Teknik heyet dün ocağa indi

Bazı gazetelerde ön raporun oluşturulduğu yönündeki haberler hatırlatılan Bakan Çelik, teknik heyetin henüz ilk kez dün maden ocağına indiğini, şu anda ocağın, ilgili galerilerin incelemeye müsait hale gelmesi ve içerideki şehitlerin çıkarılmasının önce olduğunu ifade etti. Çelik, "Çalışma başladı fakat olay yerinde incelememiz henüz istediğimiz düzeyde değil. Bununla ilgili Bakanlık müfettişlerinin herhangi bir raporu şu an itibariyle söz konusu değil" ifadelerini kullandı.

Çıkacak olan inceleme sonrasında suçluyu bulmak, yakalamak ve cezalandırmanın önemli olduğuna işaret eden Çelik, şu noktada bir bilgi, delil elde olmadığına göre bütün değerlendirmelerin bireysellikten genel değerlendirmeye dönüştüğünü ve sanki doğruymuş gibi bir algı oluşturulmaya çalışıldığını ifade etti.

Bakan Çelik, "300 kişinin hayatını kaybettiği bir yerde kimin kimin adamı, kim kimin yanında görülmüş gibi şeyler sorulabilir mi? 300 kişiye az çok saygısı olan bir insan böyle bir şeyi aklında bile geçirmez. Kimse bunun müsebbibi, suçlusu en ağır şekilde cezasını ödemeli. Kolaycılığa kaçıp olayı siyasi yöne çekip, olayı başka noktalara taşımak hayatlarını kaybedenlere karşı yapmamız gereken asli görevden bizi uzaklaştırma gibi bir şey oluyor. O tartışmalar ilgili zeminde yapılsın ama işin sorumlusunu, işin yanlış boyutunu bütün çıplaklığıyla ortaya çıkarmamız gerekiyor" şeklinde konuştu.

Maden ocağının yeniden işletilip işlettirilmeyeceği

Maden ocağı yetkililerinin yeniden buranın işletileceğine yönelik açıklamaları hatırlatılan Bakan Çelik, "Çalışma açısından sağlıklı bir ortam, zemin olmadığı sürece tabi ki çalışma yapılmayacak. Ama güvenlik önlemlerinin alındığı bir ortamda bütün işletmelerde olduğu gibi burada da çalışma gerçekleşebilir. Ama önce eksikliklerin ve şu andaki teknik çalışmaların tamamlanması sürecindeyiz" dedi.

"Taşeron bildirgesi yok"

Kurumlarında olan resmi bildirgelere göre, maden ocağı işletmesinde taşeron, kayıt dışı ve 18 yaşın altında bir çalıştırmanın söz konusu olmadığını belirten Çelik, "18 yaşından önce çalıştırılmış" yönündeki iddiaların yapılan incelemeler sonucunda netleşeceğini söyledi.

Çelik, "Taşeron bildirgesi yok, taşeron çalışan yok, kayıt dışı şu an itibariyle yok, 18 yaşın altında bir çalışma söz konusu değil. Fakat bunlar bizim kurumlarımızda olan resmi bildirgeler. Şimdi inceleme yapılıyor. Bizdeki kayıtlar 18 yaşından sonra sigortalı olduğunu gösteriyor. '18 yaşından önce çalıştırılmış' iddialarının doğru olup olmadığı incelemede çıkacak. Buna göre değerlendirme yapılacak. İncelemeden çıkacak tablo ne ise orada ifadeler verilecek, işçiler, çalışanlar, aileler, sendika konuşacak. Onu beklememiz lazım" diye konuştu.

Arama Çalışmaları Sonuçlandı!

Posted: 17 May 2014 11:19 AM PDT

Arama Çalışmaları Sonuçlandı!

Bakan Taner Yıldız açıklama yaptı. Açıklamada 301 şehidimizin olduğunu bildirdi.

Ölenlerin Ailelerine maaş bağlanacak! Olayın olduğu günden beri orada olan Taner Yıldız'a Teşekkür ederiz Akla (Akıllı Ampul) ve Mustafa Turan

0 yorum:

Yorum Gönder